Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez; sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, meme kanserine yakalanma olasılıkları daha fazla. Risk faktörlerini taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımıyorlar. Bu nedenle, risk faktörlerini taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalı. Ama bu risk faktörlerinden birkaç tanesini birden taşıyan kadınlar daha dikkatli olmalı.
Meme kanseri risk faktörleri nelerdir?
Yaş
İleri yaş önemli bir risk faktörü. Meme kanseri teşhisi konan kadınların %70’i, 50 yaş üzerinde. Diğer bir deyimle, yaşı 50’nin üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50’nin altında olan kadınlardan 4 kat daha fazla.
Amerikan Kanser Enstitüsünün yayınladığı bir araştırmaya göre, 20 yaşında bir kadının önündeki 10 yıl içinde meme kanserine yakalanma olasılığı 2187 de 1 dir; yani 2187 tane 20 yaşındaki kadından 10 yıl süre içinde 1 tanesinin meme kanseri olma olasılığı vardır. Bu oran 30 yaş için 258 kadından birinde, 40 yaş için 67 kadından birinde, 50 yaş için 38 kadından birinde, 60 yaş için 29 kadından birinde, 70 yaş için 25 kadından birinde olacak şekilde yaş ilerledikçe artar.
Kişisel meme kanseri hikayesi
Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kanser gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazla. Bunun yanı sıra yumurtalık kanseri, kalın barsak kanseri veya rahim kanseri geçiren kadınların da meme kanserine yakalanma olasılıkları artıyor.
Ailede meme kanseri hikayesi
Ailede birinci derece (anne, kız kardeş, kız evlat, baba, erkek kardeş gibi) yakınlarında meme kanseri olan kişilerde, meme kanserine yakalanma olasılığı, ailesinde meme kanseri olmayan kadınlara göre 2 kat daha fazla. Eğer bu akraba menopozdan önce meme kanserine yakalanmış ise yani genç yaştaysa, risk 3 kat artıyor; 2 memesinde birden kanser gelişmiş ise risk 9 kat artıyor.
Daha önce yapılan meme biyopsisi sonuçları
Memede tespit edilen bir kitle ameliyatla çıkartılmış ve patolojik inceleme sonucu iyi huylu bir tümör bildirilmiş olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabiliyor. Eğer biyopsi sonucu fibroadenom, fibrozis, mastitis, adenozis, apokrin metaplazi, kist, duktektazi ve skuamöz metaplazi şeklinde bildirilmiş ise meme kanseri riskinde bir artış söz konusu değil. Biyopsi sonucu hiperplazi veya papillomatozis şeklinde bildirilmiş ise risk 1.5- 2 kat artıyor.
Atipik değişiklik
Çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu “atipik hiperplazi” tanısı konmuşsa ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme riski 5 kat artıyor. Eğer bu kişinin ailesinde meme kanserine yakalanmış bir yakını varsa riski 10 kat artıyor.
Lobuler karsinoma İn Situ
Eğer “lobuler karsinoma in situ” tanısı konmuş ise, meme kanseri riski 10 kat artıyor.
Doğurganlık süresi
Doğurganlık çağı, kadının adet gördüğü süredir. Adet görmeye erken başlanması, menapoza geç girilmesi, bu süreyi uzatıyor. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kaldığı için, meme kanseri gelişme riski artıyor. Kadınlık hormonu olan östrojen hormonu, memede kanser gelişme riskini artırıyor. 12 yaşından önce adet görmeye başlayan bir kızın ileride meme kanserine yakalanma riski daha geç dönemde adet görmeye başlayanlara göre 1.7 ile 3.4 kat arasında artıyor. Geç adet görmeye başlamak veya erken menopoza girmek meme kanseri riskini azaltıyor.
Doğurganlık hikayesi
İlk çocuğun doğurulduğu yaş önemli. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı, 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazla. Ergenlikle kadın memesinde başlayan değişim ve gelişim, gebelik ile tamamlanıyor. Gebelik tamamlanana kadar memedeki hücreler, genetik değişikliklere daha açık hücrelerdedir. Geç gebelik, hücrelerin genetik değişikliğe açık olma süresini uzatıyor ve kanserojen etkenlere maruz kalma süresini artırıyor. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda da risk bu nedenle yükseliyor. Bütün bu bilgilere rağmen çok erken yaşta ilk çocuğunu doğuran ve daha sonra 7-8 çocuk yapan kadınlarda da meme kanseri görülebiliyor.
Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği
Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda meme kanseri görülme oranı daha fazla. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişiyorlar ve erken yaşta adet görmeye başlıyorlar. Buna bağlı olarak doğurganlık süresi uzuyor. Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evleniyorlar ve daha geç çocuk doğuruyorlar. Ayrıca teknolojinin getirdiği çevre kirlenmesine daha fazla maruz kalıyorlar.
Östrojen hormonu tedavisi görenler
Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi (5- 10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artıyor. Östrojen hormonunun memede kanser gelişme riskini artırdığını daha önce belirttik. Fakat, hormon tedavisi almayan kadınlarda da, sıcak basmaları, psikolojik sorunlar ve diğer fiziksel rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir, fakat mutlaka bir hekim kontrolü altında yapılmalıdır. Bu konuya daha ileride, “hormon tedavisi ve meme kanseri” başlıklı bölümde daha ayrıntılı değineceğiz.
Doğum kontrol hapı kullanımı
Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmekte. Bu hapların uzun süre (5-10 yıl) kullanılmasıyla risk artıyor. Doğum kontrol hapını kullanmayı bıraktıktan on yıl sonra ise, bu risk tamamen ortadan kalkıyor.
Alkol kullanımı
Fazla alkol alan kadınlarda, risk artıyor. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazla.
Sigara kullanımı
Sigaranın meme kanseri gelişimi üzerine etkisi son yıllara kadar saptanamamıştı. Çünkü yapılan araştırmalarda kadınlar, sigara içenler ve içmeyenler olarak iki gruba ayrılıyordu ve bu iki grup arasında meme kanserine yakalanma oranı arasında önemli bir fark görülmüyordu. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, sigara içmeyen kişilerin sigara içilen ortamda bulunduklarında, sigara içenler kadar etkilendikleri anlaşıldı. Bu insanlara pasif içici deniyor. Bu göz önüne alınarak sigara içmeyen ama sigara içilen ortamlarda bulunan yani pasif içici olan kadınlar bir gruba, sigara içmeyen ama sigara içilen ortamlarda bulunmayan yani pasif içici olmayan kadınlar da diğer gruba ayrıldıklarında, pasif içicilerde meme kanseri görülme oranının iki kat daha fazla olduğu görüldü.
Sigara içenlerde ise bu oranın daha da fazla olduğu düşünülüyor. Evinde sigara içen anne ve babaların, küçük kızlarına ileride ciddi bir meme kanseri riskini armağan ettiklerini göz önüne almaları gerekiyor. Ayrıca yapılan araştırmalarda, başka odada içmek, camı açmak gibi önlemlerin, anne babaların kendilerini rahatlatmaktan başka bir işlevi olmadığı da ortaya konulmuş.
Şişmanlık
Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle menopoz sonrası kadınlarda meme kanseri riskini artırdığı ileri sürülüyor. Kadın menopoza girdiği zaman artık yumurtalıkları çalışmıyor ve östrojen hormonu üretilmiyor. Buna karşılık yağ dokusu bir miktar östrojen hormonu üretmeye devam ediyor. Yağ dokusu ne kader fazla olursa, östrojen hormonu üretimi de o kadar fazla oluyor. Bu hormonun memede kanser gelişiminde rolü olduğunu belirtmiştik. Bu nedenle menopoz sonrası kadınlarda şişmanlık, meme kanseri riskini artırıyor.
Genç yaşta göğüs bölgesine ışın tedavisi uygulanmış olması
Genç yaşlarda bazı hastalıkların tedavisi için göğüs bölgesine radyoterapi uygulanabiliyor. Bu kişilerde ileri yaşlarda meme kanseri gelişme riski artıyor.
Meme kanseri riski azaltılabilir mi?
Egzersiz: Düzenli egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı biliniyor. Bu nedenle, tüm kadınlara öneriliyor.
Beslenme: Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi var. Sebze ve meyveden zengin beslenmek, ağır yağlı yiyeceklerden uzak duruk öneriliyor.
Kısaca;
– Şişmanlığın azaltılması
– Alkol alınıyorsa bırakılması
– Hafif egzersiz yapılması(haftada 4 saat tempolu yürüyüş)
– Sebze ve meyvenin bol tüketilmesi
– Sigaranın bırakılması
gibi basit önlemler ile, meme kanseri riski % 30-40 oranında azaltılabiliyor.
Meme kanseri riski ilaç ile azaltılabilir mi?
Meme kanseri riski yüksek kişilerde tamoksifen isimli ilacı kullanarak meme kanseri riskini azaltmak mümkün. Fakat tamoksifenin de yan etkileri göz önüne alınarak, ancak seçilmiş ve gerçekten riski yüksek kişilerde bu yönteme başvurmak gerekiyor.
Meme biyopsilerinde lobuler karsinoma in situ (LCIS) saptanmış kadınlarda, ailesinde meme kanseri olan ve biyopsilerinde atipik hiperplazi saptanmış kadınlarda, bir memesinde kanser saptanmış ve diğer memesinde kanser gelişme riski olan kadınlarda tamoksifen ile korunma öneriliyor. Tamoksifen kullanımı ile ayrıntılı bilgi için ilaç tedavisi bölümüne bakınız.
Meme kanseri riskiniz yüksek ise erken teşhis için ne yapmalısınız?
Erken teşhis için uygulanan 3 temel yöntem var
1- Düzenli yapılan kendi kendini muayene
2- Uzman bir hekime muayene olma
3- Mamografi
Normalde risk artışı olmayan kadınlar için 20- 39 yaşları arasında her ay kendi kendini muayene ve 1-3 yıl ara ile bir defa uzman hekime muayene olmaları öneriliyor. 40 yaş üstünde ise her ay kendini muayeneye ek olarak her yıl uzman bir hekime muayene olunması ve her yıl mamografi çektirilmesi öneriliyor.
Yukarıda sayılan bazı risk faktörleri taşıyan kadınların ise mamografi çektirmeye 35 yaşından sonra başlamaları öneriliyor.
Göğüs bölgesine genç yaşta radyoterapi uygulanan kadınların 30 yaşından önce yılda bir defa, 30 yaşından sonra yılda iki defa uzman bir hekime muayene olmaları ve ışın tedavisi uygulandıktan on yıl sonra her yıl mamografi çektirmeye başlamaları öneriliyor; fakat işlemin 30 yaşından önce başlamaması öneriliyor.
Yapılan biyopsilerinde lobuler karsinoma in situ (LCIS) veya atipik hiperplazi saptanmış kadınların her yıl mamografi çektirmeleri ve her yıl uzman bir hekime muayene olmaları öneriliyor.
Aile yakınları arasında meme kanseri olan kadınların her yıl bir uzman bir hekime muayene olmaları gerekiyor. Ailede meme kanserine yakalanan bireyde hastalık kaç yaşında ortaya çıkmış ise, o yaştan 10 yıl önce başlayarak her yıl mamografi çektirmeleri gerekiyor. Örneğin annesi 43 yaşında meme kanserine yakalanan bir kadın, 33 yaşından itibaren her yıl mamografi çektirmeye başlamalıdır. Fakat annesinin yaşı kaç olursa olsun 25 yaşından önce mamorafi çektirilmesi önerilmiyor.
Eğer genetik bir geçiş söz konusu ise 25 yaştan itibaren yılda bir veya iki defa uzman bir hekime muayene olmaları ve yılda bir kez mamografi çektirmeleri gerekiyor. Yine bu yaştan itibaren yılda bir veya iki defa jinekolojik muayene olmaları ve yumurtalıklarını ultrasonla kontrol ettirmeleri öneriliyor (bu kadınlarda yumurtalık kanseri gelişme riski de yüksek).